1.Uluslararası Çelik Yatırımları ve Pazarı Konferansı Düzenlendi
1.Uluslararası Çelik Yatırımları ve Pazarı Konferansı 19 Eylül Perşembe günü ByOtellde gerçekleştirildi. Konferans 5 oturumda gerçekleşirken pek çok konuşmacı çelik sektörüne yönelik düşüncelerini dile getirdi.
T.C Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Sn. Zühtü Bakır, çelik sektörüne yönelik devlet politikaları ve yeni düzenlemeler ile ilgili bilgiler verdi. AB pazarının en açık çelik pazarı haline geldiğini dile getiren Bakır, son yıllarda Çin’deki büyüme ile çelik sektörünün %80’lere varan büyüme sağladığını belirtti ve şunları ekledi: “Çin’in kapasitesi 800 milyon ton çelik üretiyor. Dünya çeliğinin yarısından fazlasıdır bu. Çelik sektörünün büyümesi % 7’lere ulaştı. Dünya ve Avrupa Birliği’nde çelik sanayisinin önemi arttı. Avrupa’da yeniden yapılandırma planı, çelik eylem planıyla devam ediyor. Biz de bunu yakından takip ediyoruz. Türkiye ise toplam kapasitede önemli artışlar kaydetti, ancak beklenilen amaca ulaşmadık. Türkiye çelik üretiminde 66 ülke arasında dünya da 8. İken Avrupa’da 6. Sıradadır.” Şeklinde konuşurken Ar-Ge ve çevre konusunda yapılacak yatırımların gerekliliğini vurguladı.
Çelik piyasasını geleceği
Birinci oturumda TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan; “Türk dış ticaretinde çelik sektörü önemli paya sahip, Türkiye’nin çelik dış ticareti negatif gelişiyor, ihracatımız düşmüş durumda. İhracatın hızlı artışının devam etmeyeceğini ümit ediyoruz.
AB’li olan dış ticaretimizde sürekli açık veriyoruz” dedi. Türk çelik sektörünün 2000’li yıllarda büyümeye başladığını fakat 2013 yılına gelindiğinde hurda fiyatlarının artmasıyla bu durumun gerilediği dile getirildi. Çelik yatırımlarının artmaya devam edeceğini, eksikliklerin biteceğini dile getiren Yayan, bu yılın bir soluklanma yılı olacağının altını çizdi.
Dış Ticaret Uzmanı Mehmet Soylu Güldalı ise Çin’in iç pazarlardaki daralma nedeniyle dış pazarlara yöneldiği ve bunun da bizi olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Dünya çelik üretiminde artış varken Türkiye’de bunun tam tersi bir durumun söz konusu olduğunu belirtti. Güldalı: “Türkiye ihracatında en büyük daralmanın çelik sektöründe olduğu görülüyor. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler çelik ihracatını doğrudan doğruya etkilemekte. Türkiye’nin, Endonezya, Tayland ihracatı artış gösterirken; Danimarka, Venezuela, Kolombiya, İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerle ihracatı düşmektedir. Demir çelik sektöründeki negatif yöndeki trend diğer sektörleri de etkilemektedir” dedi.
Hurda Pazarı ve Hammadde
Paslanmaz çelik sektöründe istikrar konusuna değinen PAS-DER Başkanı Ufuk Leflef, ülkedeki üretim ve tüketim miktarlarından bahsetti ve şunları dile getirdi: “Paslanmaz çelik yatırımı yerine ferro krom üretimine ağırlık verilmelidir.
Krom cevherini ferro kroma dönüştürüp, karbon miktarına göre değerlendirmemizde çok fayda var. Biz eğer krom cevherini ihraç edip sonra ferro kromu ithal edersek zarara giriyoruz. Krom cevherini katma değerli ürün haline getirdiğimizde her yıl paslanmaz çelik entegre tesisi kurabiliriz. Önce krom cevherini değerlendirmeliyiz. Bunu içinse yatırım yapmalıyız. Kendi yer altı kaynaklarımızı iyi değerlendirirsek tüm dünya kapımızda sıra olacaktır” dedi.
Tasyalı Holding İcra Kurulu Üyesi Ahmet Taşkın ise, Hurda ve cevherden üretim maliyet mukayesesi ve hurda pazarının geleceği konusuna değindi. Katma değerli ürün üretiliyor olmasının problem olduğunun altını çizen Taşkın, hurdaya dayalı üretim dengesizliği ve şirketlerin kurumsallaşması ciddi problemlerden birisidir dedi.
OGEM Yönetici Ortağı Bülent Özsoy ise, çelik sektörüne stratejik bir bakış ile yaklaşırken, strateji kelimesi üzerinde durdu. GALDER Genel Sekreter Burcu Akman ise, çeliğin koruyucusu sıcak daldırma galvanizin (SDG) genel değerlendirmesi ve sektörün geleceği üzerinde durdu. Galvaniz kaplamanın güvenli olduğunun altını çizen Akman, daldırma galvanizden bahsetti. Daldırma galvanizin zamandan tasarruf sağladığını ve her iklim koşullarında gerçekleştirildiğini dile getirdi. Ayrıca galvanize talebin inşaat sektöründen geldiğini, galvaniz kaplamanın pahalı ve zorlu olarak görüldüğünü belirten Akman, “ Sıcak daldırma galvaniz terör saldırısına karşı dayanıklıdır, depreme dayanıklıdır, mimarları özgürleştirir” şeklinde konuştu.
Çelik Pazarında Küresel Ekonomi
Türkiye ve küresel ekonomi yaklaşımları ve çelik hammaddesinde dünya piyasaları, hammadde fiyatları ve tahminler üzerine konuşan Dr. Can Fuat Gürlesel, yakın gelecekte Avrupa Birliği ve Türkiye’de çelik piyasasındaki tahminler, küresel ekonomi ve pazardaki olası gelişmeler üzerinde birtakım değerlendirmelerde bulundu.
Yeni yatırımlar, Teşvikler
Özel çelik üretimleri, çelik tozunun arıtılması için tesisler, çelik servis merkezlerinin fonksiyonları ve geleceği, yeni yatırımlar ve çelik servis merkezleri konu başlıkları üzerinde konuşan Dr. Hayri Ergun, Mr. Micheal Gamroth, Toros Tolga Keleşoğlu ve Asuman Gürsoy Türkiye’de yapılması gereken yatırımlar ve yatırımları teşvik konusunda herkesin bilinçli olması gerekliliği konularına değindiler.
Uzun yassı çelik ve boru piyasası son gelişmeleri
5. ve son oturumda, Demir Çelikte yatırımlar devam etmeli mi? Sorusu üzerinde yoğunlaşan YİSAD Başkanı Tuncay Sergen; yapılan yatırımlar, verilen kararlar öncelikle ülke için faydalı olmalı, sonra sektör için, en sonda şirket için faydalı olmalı şeklinde konuştu. Türkiye’de sıvı çelik üretimi üzerinde duran Sergen, şunları dile getirdi: “İhracatımız 2008 yılında 19.7 iken 2012 yılında 19.8 olmuştur. 7 milyon ton üretim artmış, ihracatımız artmış durumda. Sıvı çelikten saca dönüldüğünde, sac üretim kapasitesi 16 milyon ton civarında. 2012 yılında 6 milyon ton ithalat var. İhraç edemiyoruz, Türkiye’ye sac üretimi artı değer katar” dedi.
ÇİB Başkanı Namık Ekinci, Ortadoğu mevcut durum değerlendirmesi yaptı. Çelik sektöründe araştırma ve planlama dahilinde büyümemiz yok diyen Ekinci, planlı bir büyümeyi işaret etti. Birlik olarak Ar- Ge çalışmalarının önemine değinen Ekinci, çelik sektörünün başarısının devam edebilmesi için Ar-Ge çalışmalarını yapılması gerekir dedi. “Bizler aslında Avrupa’nın, Amerika’nın keşfettiği şeylerin hamallığını yapıyoruz, bunu aşmamız lazım. Türkiye’nin saygın akademisyenleri, mühendisleri vs. eğitmek ve bu eğitimleri hayata geçirmek için yaptığımız işler daha geniş çerçeveli olsun” dedi.
TUÇSA Başkan Yardımcısı H. Yener Güreş ise, yapısal çelik sektörü olarak çelik kullanımını arttırmak, çeliğin doğru kullanılması yaygınlaştırılması için eğitimin önemli olduğunun altını çizdi.
ÇEBİD Genel Sekreter Mehmet Zeren, çelik sektörüyle ilgili yapılan sunumlarda üretimde ve ihracatta azalma olduğunu gördük lakin çelik boru üretiminde azalmanın aksine artış söz konusudur şeklinde konuştu ve şunları ekledi: “Çelik boru sektörünün dünyadaki konumuna değindiğimizde üretimde 5.sırada yer alıyoruz. Çin ilk sırada yer alırken sırasıyla Rusya, Güney Kore, Japonya ve Türkiye şeklinde sıralanıyor. Çelik boru sektöründe Üretimle birlikte tüketim de artıyor.”
MMK Metalürji Satış Direktörü Mehmet Çakmur, yassı mamul piyasası hakkında görüşlerini aktardı. Büyümelerin yavaşladığını, karlılık ve rekabet gücümüzün azalmaya başladığını belirten Çakmur şunları dile getirdi: “Çelik üretiminin yarısı hurda yarısı enerjidir. Bu iki girdinin de hammaddesi ülke içinde yoktur. Maalesef ham çelik üretiminde yavaş yavaş rekabet edemez duruma geliyoruz.
Çelik kapasitemiz düşerken yarı mamul kapasitemiz artmaya başlıyor. Bu da bizim yavaş yavaş ham çelik üretiminde üretimi yapıp, satacak pazarları bulamadığımızı gösteriyor. Bizim pazarımız Amerika değil, Afrika’dır, Irak, Suriye gibi ülkelerdir. Bizim devletten beklentimiz Türkiye’nin lojistik sorunlarını çözmesidir. Bu sorun çözüldüğü zaman İran, Irak ve Suriye’ye daha rahat girebiliriz diye düşünüyorum. Bunların yanı sıra bu ülkelerle siyasi ilişkilerimizin gelişmesi, tüm sorunların çözülmesi sektör açısından faydalı olacaktır” dedi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Demir Çelik Store. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.